Sonbaharın yaklaşması ile beraber bazı hastalıklar da kapımızı çalmaya başlayacak.
Nitekim alınabilecek çeşitli önlemler ile bu hastalıklara yakalanmaktan kurtulabilir yada hastalık halinin daha hafif seyretmesini sağlayabiliriz.
Sıcak yaz günlerinden sonra gelen sonbahar ile iklimsel, sosyal ve fiziksel değişikliklere bağlı olarak bazı hastalıklarda sıklık artmaktadır. Bunların çoğunluğu enfeksiyon hastalıkları, yani mikrobik hastalıklardır. Sonbaharda havanın soğuması ile toplu ve sıkışık ortamlarda yaşam ihtiyacı artmaktadır. Isınma ihtiyacının artışı hava kirliliğinin artmasına neden olabilmektedir. Yine soğuk ve sıcak hava geçişinde giyim konusunda da zorlanmalar, hava ısısına uygun kalınlık yada incelikte giyinilememesine neden olabilmektedir. Soğuyan ve kuruyan hava burun ve ağız içini döşeyen mukoza dediğimiz dokuların soğukla kuruması ve koruyucu mekanizmaların iyi çalışamaması mikropların özellikle üst solunum yollarından vücuda kolayca girişine neden olabilmektedir. Okulların açılması yine bu döneme denk gelir. Okulda çocuklarımız kapalı alanlarda, birbirlerine yakın temas halinde daha uzun zaman geçirmeye başlarlar. Bu durum da enfeksiyon hastalıklarına daha açık hale gelmelerine ve evlerine gittiklerinde ev halkına hastalıkların bulaşmasına neden olabilmektedir.
Bunların sonucunda sonbaharda soğuk algınlığı (nezle) ve grip (influenza) enfeksiyonları ve bu enfeksiyonların zemin hazırladığı orta kulak iltihabı, akut sinüzit, zatürre, astım alevlenmesi ve küçük çocuklarda akut bronşiyolit daha sık gözlenir hale gelmektedir.
Soğuk algınlığı ile grip birbirine çok karıştırılan iki enfeksiyon hastalığıdır.
Soğuk algınlığı en sık Rhinovirüs olmakla beraber yüzlerce virüs tarafından oluşturulan daha hafif seyirli, genellikle burun akıntısı, hapşurma, burun tıkanıklığı, hafif bir halsizlik, boğaz ağrısı, balgamlı öksürük, hafif ateşle seyreden bir hastalıktır. Yüzlerce soğuk algınlığı virüsü olduğu için de özellikle küçük çocuklar bir sonbahar- kış mevsiminde çok sayıda soğuk algınlığı enfeksiyonu geçirebilirler.
Grip ise influenza virüsünün neden olduğu, mevsimsel özellik gösteren ( Kuzey yarım kürede ılıman iklim kuşağında Ekim- Nisan aylarında, Güney yarım kürede ılıman iklim kuşağında Mayıs- Eylül aylarında, Tropikal bölgelerde ise tüm yıl boyunca), oldukça bulaşıcı olan, soğuk algınlığına göre daha ağır seyreden ( yüksek ateş, yaygın vücut ağrısı, kuru öksürük, baş ağrısı, burun tıkanıklığı ) bir hastalıktır.
Orta kulak iltihabında ise en belirgin özellik şiddetli kulak ağrısıdır. Akut Sinüzitte başağrısı burun tıkanıklığı özellikle daha büyük çocuklarda başın ön kısmı ve elmacık kemikleri üzerinde dolgunluk hissi tipiktir. Akut bronşit ve zatürreede öksürük, kirli renkte balgam, nefes darlığı, göğüs ağrıları tabloya eklenir. Akut bronşiolit küçük hava yollarının tıkanıklığı nedeni ile gelişen bir alt solunum yolu enfeksiyonudur, nefes alma güçlüğü, hışıltılı bir ses tabloya eşlik eder.
Bu hastalıklar hasta bireylerin öksürme, hapşırma ve konuşma esnasında yaydıkları damlacıkların, sağlıklı bireyler tarafından solunum yoluyla alınmasıyla yada bu damlacıklarla kirlenmiş yüzey alanlarına temas ile ele geçişi ve bu ellerin sağlıklı bireyin ağız, göz, burun gibi mukozal alanlarına teması ile bulaşır.
Çocuğumuzu nasıl korumalıyız?
Özellikle grip için en iyi korunma aşıdır. Her yıl, grip aşısına engel bir durumu yoksa çocuğumuzun grip aşısı ile aşılanmasını sağlamalıyız. 6 ayın altındaki bebekler aşılanamayacağı için bu bebeklere bakım veren bakıcı, anne ve temas eden ev halkının aşılanmasına özen göstermeliyiz.
Çocuğumuzun yeterli ve dengeli beslenmesini, yeterli sıvı alımını sağlamalıyız. Dengeli beslenme dediğimizde her öğünde taze sebze-meyve grubundan, et-tavuk-balık-yumurta-kuru baklagil grubundan, tahıl grubundan ve süt-süt ürünleri grubundan ürünlerin dengeli bir şekilde tüketildiğinden emin olmalı, ara öğünlerinde meyve tüketimini sağlamalıyız. Yeterli ve dengeli beslenme ile bağışıklık için gerekli vitamin ve mineraller karşılanmış olur.
Bağışıklığı güçlendirici birkaç gıda;
Çinko; kabak çekirdeği, ay çekirdeği, etler, mercimek
D vitamini; güneş, balık, yumurta
C vitamini; turunçgiller, domates
Quersetin; brokoli, incir, soğan, elma
Selenyum; balık, yumurta, ceviz
Magnezyum; kabak çekirdeği, susam, balık, bakliyat
Omega 3 yağ asitleri; yağlı balıklar, ceviz
Çocuğunuzun uyku düzenini sağlayarak bağışıklığını güçlendirmeliyiz.
Çocuğunuzun yaşına uygun düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite yapmasını sağlamalıyız. Düzenli yapılan fiziksel aktivite bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı direnci arttırır.
Çocuğunuza el yıkama alışkanlığı kazandırmalıyız. Bu sayede enfekte olmuş birisinin dokunduğu bir eşyadan virüs kapmasını engellemiş olursunuz.
Çocukları ve bebekleri kalabalık ortamlara sokmamalı, hasta olduğu bilinen kişilerle temas etmesini engellemeliyiz.
Kapalı alanların sık sık havalandırılmasını sağlamalıyız.
Çok kalın yada çok ince kıyafetlerden kaçınmalıyız.
Çocuğunuz soğuk algınlığına yakalanmışsa, öksürdüğü veya hapşırdığı sırada ağzını kapatmasını ve kullandığı mendilleri derhal çöpe atmasını öğretmeliyiz. Bu sayede grip veya soğuk algınlıklarını başkalarına bulaştırma riski de azalmış olur.