Ateş nedir?
Ateş bir hastalık değil bir bulgudur ki biz çocuk sağlığı ve hastalıkları hekimlerinin klinik pratikte en sık karşılaştığımız başvuru nedenlerinden biridir.
Vücut ısısının normal aralığının üzerine çıkması durumudur.
Nedir normal aralık?
Ölçüldüğü yere ve çocuğun yaşına göre değişmekle beraber koltuk altı ölçümlerde < 36.5, kulak içi ve rektal ölçümlerde <37.5 derece düzeyleri normal vücut ısısıdır.
Gece- gündüz farkı vardır. Sabah erken saatler ( 04:00-06:00) en düşük, akşam saatleri (16:00-18:00) en yüksek ölçüldüğü zaman aralıklarıdır.
Sabaha doğru yatakta boşuna üşümüyoruz 😊
Ateş nasıl çıkar?
Vücut ısı merkezinin ayar noktasının çeşitli ateş yapıcı proteinler (pirojenler) aracılığı ile yükseltilmesi, vücut ısı artışı ve ısı kaybı mekanizmalarının arasındaki dengenin ısı artışı yönünde bozulması, vücut ısı kaybı sorunlarında ortaya çıkar.
Enfeksiyon hastalıklarından kaynaklanabileceği gibi, vücudun sıvısız kalması ( dehidratasyon), fazla ısı maruziyeti (sıcak çarpması gibi), hormonal sorunlar ( hipertiroidi gibi), aşırı egzersiz gibi fazla ısı üretimi yada terleyememe gibi ısı kayıp sorunlarında ya da travma, kanama gibi çeşitli durumlarda görülebilir.
Ateşin çıkmadığı durumlar olabilir mi?
Özellikle yenidoğanlarda, üremik hastalarda (böbrek yetmezliği, yıkım süreçleri gibi), uzun süreli kemoterapi, ateş düşürücü, kortizon tedavisi alan bireylerde ateş yanıtı bozulabilir.
Yenidoğan bir bebeğe enfeksiyon hastalığı tanısı koyduğumuzda ateş olmaması aileleri şaşırtabilmekte, kanser tedavisi gören bir çocukta çok az bir vücut ısısı artışı bizim için hızla değerlendirme ve tedaviye başlama kararı almamıza neden olabilmektedir.
Ateşten korkalım mı ya da ne zaman korkalım?
Enfeksiyon hastalıklarında vücut kendi bağışık yanıtını en aktif hale getirmek ve mikroorganizmalarla rahatça savaşabilmek için vücut ısısının yükselmesini sağlar. Yani aslında hastalık etkeninden kurtulmak için ateş yükselir. Mikroorganizmalar için bir savunma hattıdır.
Yapılan çeşitli çalışmalarda bağışık yanıt için en ideal ısı 38.5 derece olarak saptanmıştır.
Ancak her 1 derece vücut ısısı artışı kalp hızını dakikada 10 atım, solunum sayısını yine dakikada 3.4 soluk, günlük vücut sıvı ihtiyacını kg başına 7.5 ml, bazal metabolizmayı da %10-12 arttırmaktadır. Oksijen tüketimi ve karbondioksit üretimini arttırmaktadır.
Yine çalışmalarda 40 derece ve üzeri düzeylerde bağışık yanıtı olumsuz etkileyebildiği, özellikle 42 derece üzerinde vücudun kendi hücreleri için harabiyete neden olabildiği, metabolik denge, sıvı dengesi, solunum, dolaşım iş yükünü zorlayıcı düzeyde arttırabildiği gözlenmiştir.
Kalp yetmezliği, solunum sistemi hastalıkları, böbrek hastalıkları, bağışıklığı baskılayan tedavi alan bireyler, yenidoğanlarda ise enfeksiyonun sınırlandırılması, ateşe bağlı sistemsel yetmezliklerin kolay gelişebilme riskleri vardır ve ateş dikkat gerektiren bir bulgu olarak karşımıza çıkar.
Aileler genel olarak ateş yükseldiğinde ateşli nöbet geçirileceğinden korkarlar.
Nedir bu ateşli nöbet?
Tıpta febril konvulziyon olarak adlandırılan; çocukluk çağının ateşin tetiklediği nöbet geçirme durumu belli derece ateşte görülme ihtimali kesin olarak yüksek bir hastalık değildir.
Genel olarak 6 ay- 5 yaş arası yaş aralığında görülebilen, ateşin tetiklediği, özellikle ailede ateşli nöbet geçiren birey varlığında görülme ihtimali ve tekrarlama ihtimalinde artış riski olan bir hastalıktır.
Nöbetin tipi, süresi, tekrarlama durumuna göre tanımlanır.
Düşük ateş düzeylerinde dahi görülebilir. Ateş düşürücü ile ateş düşerken de görülebilir.
Onun için her ateşli durumdan çok korkup fazlaca ve sık ateş düşürücü vermek uygun olmayacaktır.
Ateş düşürücülerin vücutta ateş düşürmek dışında yaptıkları etkileri bilmek ve hekim önerilerine uyarak uygun doz ve sıklıkta kullanmak gerekir.
Febril konvulziyonun önemli olan bir özelliği belli yaş aralığında gözlenebilen bir durum olmasıdır. Yani 7 yaş ateşli bir çocukta beklenmez. 6 ay- 5 yaş arası süreçteki her ateşli nöbet febril konvulziyon değildir. Klinik değerlendirme gerekir.
Ateşte ne yapmak gerekir?
Özellikle erken çocukluk- oyun çocukluğu dönemi gibi ilk defa oyun grupları, parklar, kreşler gibi kalabalık alanlara girilen yaşlarda sık görülen enfeksiyon hastalıklarına bağlı genel olarak kısa süreli, düşük dereceli, bazen döküntünün ve infeksiyöz ajanın tuttuğu sistemlere göre eşlik eden bulguların (burun akıntısı, öksürük, ishal..gibi) gözlendiği ateşli hastalıklar klinikte en çok karşılaştığımız ateşli hastalık grubudur.
Ki buralarda da ateş vücut için bir savunma durumudur, bunu unutmamak gerekir. Bu hastalıklar genel olarak selim seyreden durumlardır. Tanı ve izlem için hekim kontrolü ve önerilerine uyum gereklidir.
Ateş dışında ek şikayeti olmayan çocuklarda ateş nedenini saptamak önemlidir. Çocuğun yaşı, ateş derecesi ve ateş süresine göre çeşitli yaklaşımlar ile değerlendirmek gerekir.
Ama genel ateşli çocuk yaklaşımında çevre ısısını düşürmek, yeterli sıvı alımına dikkat etmek, ılık duş (keyifli hale getirerek tabii), ılık pansuman, ince sıkmayan kıyafet giyimi, zorlamadan sık sık ve çocuğun isteği de göz önüne alınarak yeterli enerji alımının sağlanması en önemli destek yaklaşımlarıdır. Birçok zaman ateş düşürücü kullanımı dahi gerekmez.
Tabii ki hekiminizin önerileri doğrultusunda ateş düşürücü kullanımı da planlanmalıdır.
Ateşin vücutta meydana getirdiği metabolik ihtiyaçların artışının tolere etme gücü düşük olan grupta ise ateşin daha düşük derecelerinde dahi düşürülmesi gerekecektir.