Bez dermatiti bebek bezinin altında kalan bölgede kapalılık, nem, sürtünme, üre ve dışkı gibi faktörlerin etkisiyle gelişen irritan kontakt dermatitidir.
Genellikle yaşamın ilk 1-3 haftasından sonra başlamakla birlikte en sık 9-12 aylar arasında gelişmektedir.
Neden gelişir?
Bebek bezinin sık değiştirilmemesi sonucunda idrarla temas eden cildin pH’ ı asidikten alkaliye döner mikroorganizmalar çoğalır.
Değişen asidik yapı, çeşitli enzimleri aktifleştirir ve cildin üst tabakasına zarar verir.
İdrarın uzun süreli cilt ile teması deride geçirgenliği arttırarak zedelenmesine neden olur.
Bulguları nelerdir?
Önce kızarıklık, hafif yumuşayarak soyulma ve ödem görülür.
Zaman içerisinde lezyon yayılmaya başlar; kızarıklık ve yumuşayarak soyulma artar (cilt kırmızı ve derinin üst kısmı kalkmış görünür).
Şiddetli evrede ise kızarık bölgelerde ülserasyon ve erozyonlar gelişir (yani soyulma derinleşir ve cilt tabakalarında derinliği değişen aşınmalar olur).
İlerleyen dönemde özellikle 72 saatten uzun süredir var olan bez dermatitinde Candida albicans (mantar enfeksiyonu) kolonizasyonu kaçınılmazdır.
O zaman geciken tanımlamalarda ve tedavide cilt tabakalarında kayıp artacak, enfeksiyon ve bunun yarattığı stres- iltihabi yanıt olayın derinleşmesine ve iyileşmenin zorlaşmasına neden olacaktır. Cildinizde meydana gelen basit bir soyulmanın acısını da düşünürsek bebeklerde şiddetli ağrı- keyifsizlik- ağlamalar görülecektir.
Bebekler idrar yaparken şiddetle ağlar, zorlanırlar.
Huzursuz bir bebekte gözden kaçmaması gereken bir yerdir- bez bölgesi muayenesi!!
Hastalığın bir başka belirtisi de çocuk bezinin kenarındaki yapıştırıcı bantlara temas eden deride asimetrik lezyonlar gözlenmesidir.
Yerleşim yeri nedeniyle “Lucky Luke” dermatit olarak adlandırılan bu tablo, çocuk bezinin plastik içeriğine karşı gelişen allerjik ya da irritan kontakt dermatittir.
Nasıl tedavi edilir?
Bez dermatiti tedavisinin en önemli iki amacı;
1. hasarlanmış derinin iyileşmesini hızlandırmak
2. tekrarlamasını önlemek
Bez dermatiti oluşumunu önlemede “ABCDE” kuralı oldukça etkilidir. (Air, Barrier, Clean, Diaper, Education)
Bu doğrultuda; bebeğin altının havalandırılması, koruyucu krem ya da çinko oksit içeren kremlerin bölge temizlendikten sonra ince bir tabaka halinde sürülmesi, alkol içeren temizleyici mendillerin kullanılmaması, bunun yerine her dışkılama sonrası bölgenin ılık su ile veya su emdirilmiş tek kullanımlık ıslak mendiller ile temizlenmesi, bezin sık değiştirilmesi, yüksek emme kapasitesi olan bezlerin tercih edilmesi, bezin sıkı bağlanmaması, bebeğin sık banyo yaptırılması, banyo suyuna bebek yağı ilave edilerek cildin nemlenmesinin sağlanması ve ailenin eğitimi büyük önem taşımaktadır.
Eğer ciltte (Candida albicans) mantar enfeksiyonu varsa kortikosteroid içermeyen mantar karşıtı pomatların kullanılması önerilmektedir.
O zaman küçük bir soru gelsin, neden 9-12 aylık bebeklerde sık karşılaşıyoruz??
Yenidoğan bebeklerin üzerine çok titizlendiğimiz, bir şey olacak diye korktuğumuz günler geride kalıyor.
Bebeğimiz büyüyor, işler artıyor.
Daha geniş aralıklarla besleniyor, idrar ve gaita çıkışı sıklığı da değişiyor.
Bebek hareketleniyor, bez değişimi bazen kaçış- kovalayış döngüsüne giriyor.
Gece uykusu uzuyor, gece kalkış ve beslenme sıklığı azalıyor.
Artık büyüdü zarar vermez diye düşünülen parfümlü ıslak mendil kullanımı artıyor.
Pişik önleyici kullanım sıklığı azalıyor, artık büyüdü pişik olmaz diye düşünülüyor.
Yani bebeğin bez değişim sıklığı en çok bu dönemde azalıyor. Bakıma özen de azalıyor.
Sonuç idrarla teması uzamış bir cilt alanı!!
O zaman bu yazı farkındalık olsun 😊